Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Zihinsel Kuşatma

 Müslüman olduğumuzdan bugüne değin bir savaş içinde olduğumuzu hepimiz biliyoruz. Savaş hep aynıdır fakat ismi zamanla değişir. Büyük Selçuklu Devleti zamanında bizi kılıçla, okla yenemeyeceklerini anlayınca bize karşı sadece coğrafi kuşatmanın yeterli olmayacağını anlayıp zihinsel kuşatmanın da   ilk adımlarını atmaya başladılar. Haçlı seferleri ile başlayan bu zihinsel ve coğrafi kuşatmayı hala sonlandırmış değiller. Hatta aksine çok daha güçlü bir haldeler. Savaş bitmemiş, sadece şekil değiştirmiştir. O zamanki göğüs göğüse kuşatmalar bugün yerini dizilere, filmlere, internete bırakmıştır.  Her geçen gün giyimimizden konuşmamıza, yediğimizden içtiğimize kadar her şey şekil değiştirmektedir. Bunun adı moda olsun, teknoloji olsun farketmez. Bununla birlikte sürekli bir kuşak çatışması içerisindeyiz. Z kuşağı Y kuşağından hep farklıdır ve Y kuşağı için anlaşılmazdır. Bunun bir çok sebebi vardır: Televizyon ve internet çatısı altında diziler, filmler, sosyal medyalar, şarkı
En son yayınlar

9 Adımda Verimli Kitap Okumak

Daha verimli kitap okumak ister misiniz? Ya da kitap okumak sizi sıkıyor mu? Kitap okumanız yavaş mı ilerliyor? Kitaba odaklanamıyor musunuz? Vaktiniz mi yok? Elbette bunların da çözümleri var. Yazıma hoşgeldiniz sevgili okurlar. Sizlere, daha verimli kitap okumak için 9 adımda etkili taktikler vereceğim. Başlayalım o halde..   1-Kitap Seçimi En baştan söylemeliyim ki; herkes aynı kitabı sevmek zorunda değil, herkesin tarzı farklıdır. Dolayısıyla size tavsiye edilen kitapları okumak zorunda değilsiniz. Hoşlanmadığınız bir kitabı okumak size işkence gibi geleceği için, kitap okumaktan soğumanıza yol açar. Dolayısıyla kendi tarzınızı bulup, sevdiğiniz kitapları okumanız çok daha keyifli ve verimli okumanızı sağlar. 2-Okuma Vakitleri Kitap okumanın zamanı olmaz. Boş vakitler hep kitap okumak için güzel fırsatlardır. Fakat farkında olmasakta çok daha verimli olacağımız okuma saatleri vardır. Mesela, gece yatmadan önce kitap okumak çok verimlidir. Çünkü hafızamız uyu

KAFKAOKUR DERGİSİ GENEL İNCELEME

  Bu incelemeyi Kafkaokur'un farklı, yaklaşık 10 dergisini okuduktan sonra yazıyorum. Dolayısıyla yazdıklarım derginin sadece bu sayısı adına değil, dergi hakkında genel bir incelemedir. 2021 yılında çokça edebiyat dergisi okuma hedefimin başlangıç dergisidir Kafkaokur. Kapaklarındaki sanatçıları anlatan yazıları gerçekten özenle hazırlanmış. Hakkını yiyemem. Kimi sayısını severek okudum, kimi sayısında vakit öldürdüm. Derginin editörü bir blog yazarı ve Kafka hayranıymış. Yayın hayatına büyük bir hevesle başladıkları belli. İlk sayılarıyla güzelde bir çıkış yakaladıktan sonra belli bir kitleye hitap etmeyi başarmışlar. Şimdi de pazarlama teknikleriyle dergiyi ayakta tuttuklarını düşünüyorum: Kapaktan sanatçıyı sakın kaldırma! Bundan birazdan bahsedeceğim. Derginin ilk sayıları -kim ne derse desin- gerçekten tatmin edici. Fakat sayılar ilerledikçe iş farklı bir boyuta ulaşmış: Derginin editörleri hayâllerini gerçekleştirdikten sonra iş ticarete mi döndü, monotonluğa mı sardı yoksa

Adalet:Felsefi Bir Giriş Kitap İncelemesi

  İlk defa bir kitabı okumayıp dinledim. Kitapyurdu’nun sesli kitap dinleme özelliği sunan yeni uygulamasını keşfettim. İlgimi çeken ilk kitapta “Adalet:Felsesi Bir Giriş” oldu. Aslında hata yaptığımı biraz geç keşfettim çünkü bir felsefe kitabı okunurken bile anlaşılması zor oluyorken bir de dinlerken ne kadar zorlaştığını siz düşünün. Yinede vazgeçmedim, tecrübe olsun dedim. Geri sara sara kitabı bitirdim. Yazar bize adalet kavramını en temel maddeden genele doğru örneklerle açıklıyor. “Başkasının sana yapmasını istemediği şeyi sende başkasına yapma.” cümlesinin adaletin en temeline nasıl oturduğunu bu kitapta farkına varmak mümkün. Bunun yanında yazar, “Başkasına yapılan haksızlığı kendine yapılmış gibi gören insanlar zirveye ulaşır.” sözünün sahibi Sokrates’ten tutun Peygamber Efendimize kadar bir çok örnek ile adaleti anlatıyor. Adalet gerçektende çok temel kuramlardan meydana geldiği içindir, kitabın başlangıcı ilk cümlede söylediğim gibi temelden genele doğru yayılıyor. Aslına b

Delisin Delisin (Deneme)

Delirmek için ne kadar da sakin bir gün!  Cem Karaca, "Beni siz delirttiniz." derken, delirdiğini değil delirtildiğini vurgular. Ee, yani? Önemli olan kimin delirdiği değil, kimin delirttiğidir. Demek ki yeryüzünde hiç kimse kendi kendine delirmedi...  Kitap okuma oranının yüzde beş olduğu bu güzel memleketimizde biz zaten deliler arasında yaşamıyor muyuz? Bu delilerin hepsininde kendi delirme hikâyesi vardır elbet. Madem tüm memleket deli, ya biz nasıl hayatımızı idame ettiriyoruz o zaman? Aslında bütün insanlar deliliğini içinde saklar. Yani her insan delidir ama bunu içinde saklamayı sürdürür. Gün gelir bunu kontrol edemez ve dışarı çıkarır fakat uslandırmasını ve yerine koymasınıda bilir. Bir düşünsenize, hepimiz normal olsaydık hayat böyle mi olurdu? Bir arkadaşınız deli olmasaydı cebinde parası olduğu halde sizden borç ister miydi? Üniversitede hocanız deli olmasaydı bütünleme sınavını finalden daha zor sorar mıydı? Ya da siz deli olmasaydınız evde kimse yok

Kendime (Deneme)

Günün birinde, yaşadığım bu sıradan hayattan sıyrılıp güzel bir hayat yaşayacağımı umut ederek geçirdim 25 yılımı. Bir dönüm noktası var, evet. Bir şey olacak ve ben şuan olduğum benden çok başka bir ben olacağım. Çünkü her sabah uyandığımda işe gitmek için temiz yatağımdan kalkıp kir pas içinde geçirdiğim 8 saatlik mesai sonrasında, adeta bir ruh gibi eve dönmekten bıktım. Yaşadığım bu hayat bedenime hapsettiğim ruhuma hiç uygun değil. Öyle bir tezatlık içinde yaşıyorum ki çevremdeki insanlar yazdığım yazılara hiç şaşırmıyor bile. Sanayide kir pas içinde çalışan bir insanın bu kadar çok okuyup yazması kimseye tuhaf gelmiyor. Aslında kimseyi ilgilendirmiyor. Peki, benim burada ne işim var? Yaşadığım bu hayat sanki abisinin paltosunu giymiş çocuk gibi üstümde emanet duruyor. Duygularım, düşüncelerim, hislerim, yeteneklerim, isteklerim ve zevklerim hayatımla hiç uyuşmuyor. Acaba, diyorum bazen; başka bir şehirde doğsam yine böyle mi olurdu. Aslında deniz yok burada, belki ond

Fantastik Dünyanın Olmazsa Olmaz 10 Kitabı

Fantastik kitap severlerin zaten okuduğu, Fantastik okumaya yeni başlayanlar için vazgeçemeyeceği ve fantastik dünyanın baş yapıtlarını 10 kitap halinde sıraladım. Listeye geçmeden önce bir not eklemeliyim: Filmlerini izlemiş olduğunuz kitapların kendilerini okumadıysanız kesinlikle filmleriyle karıştırmamanızı, böyle başarılı yapıtların filmlere konu olacak kadar güzel hikayelerini bizzat okuyarak keyfine varmanızı tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar... 1-) Yüzüklerin Efendisi Serisi İlk sırada tabiki Yüzüklerin Efendisi olacaktı. Fantastik denildiğinde akıllara gelecek ilk kitap, ta kendisidir. Bu seriyi okumadıysanız gerçekten çok üzülürüm sizin adınıza. Bu seri hakkında detaylı bilgi almak için aşağıdaki yazıma göz atabilirsiniz. https://ciftirnak.blogspot.com/2020/05/siz-daha-yuzuklerin-efendisini-okumadnz.html?m=1 2-) The Witcher The Witcher'ı Netflix sayesinde hepimiz duymuşuzdur. Kendisini Netflix'e taşıyacak kadar başarılı olan bu yap