Ertesi gün Okyanusya, çok gürültülü bir sabaha uyanıyordu. Bütün sokaklar, hayvan doluydu; ellerinde pankartlar, dillerinde “Bütün insanlar ve hayvanlar eşittir.” Sloganları… Düşünce Polisine çok iş düşecekti belli ki. Zaten Napoleon’un istediği de buydu; Düşünce Polisinin gücünü zayıflatmak. Büyük Birader şaşkınlık ve panik içindeydi. Hayvanları bir an önce susturmalıydı yoksa bu kıvılcım insanlara da sıçrayabilirdi. Bütün sokaklara Düşünce Polislerini saldı ve hemen bir nefret haftası ilan edip hayvanlar üzerine nefret seansları düzenledi. İlk günler sakin geçse de, ilerleyen günlerde Düşünce Polisinin sabrı tükenmiş, şiddete başvurmaktan çekinmemeye başlamışlardı. Hayvanların da beklediği buydu ve günlerce sürmüştü bu kavga gürültü. Bir Düşünce Polisine dört hayvan ölüyordu fakat Napoleon için bu rakamlar gayet başarılıydı. Günler günleri kovaladıkça iki grubunda gücü azalıyordu. Fakat Napoleon’un özel eğittiği bir kaç hayvan, ormanlarda yeni fedakar örgüt elemanları topluyordu.
Kitap Önerileri, İncelemeler, Öykü & Deneme ve Çeşitli içerik yazıları okumak için doğru adrestesiniz.