Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Büyük Birader'in Yıkılışı-1 '1984-Hayvan Çiftliği' (Öykü)

 Selamlar sevgili okurlar, yazıma hoşgeldiniz. George Orwell’ın 1984 ve Hayvan Çiftliği kitaplarını duymayan yoktur. Peki bu iki kitabı birleştirseydik nasıl bir sonuç çıkardı? Gelin beraber bakalım. 1984 kitabının büyük biraderinin, Hayvan Çiftliği kitabının hayvanları tarafından yıkılmasını konu alan eğlenceli bir öykü yazdım. Not: Sevdiğim kitaplar, hem aklımda kalsın hem de üzerinde düşünebilmek ve kendi hayal gücümü denemek adına, nihayetinde kendimi, yazı yazmakta da geliştirmek için ara sıra böyle öyküler yazıyorum. Başka bir niyetim yoktur. Öyleyse başlıyoruz... Bilindiği üzere insanlar ile anlaşmayı becermiş olan Napoleon (Domuz) önderliğinde ki hayvanlara artık çiftlikleri yetersiz kalacaktır ve liderleri Napoleon’un yeni bir planı vardır. Ertesi günü herkesi tekrar çiftliğe toplayıp bir konuşma yapar. Bu konuşmada; Artık kendi ülkemizin sahibi olma zamanının geldiğini, insanları yeryüzünden silip yeni dünyanın tek hakiminin hayvanlar olacağını ve yakında

Düşündürücü 10 Roman Önerisi

Yazıma hoşgeldiniz. Klasik önerilerden farklı olmaya çalışarak; okurken üstünde kafa yoracağınız, üzerine düşünebileceğiniz, size katkı sağlayacak 10 kitap önerisi... 1-Dava/Franz Kafka Kafka’nın en sevdiğim ve farklı bir teması olan bu kitapta; bir dava vardır ama aslında yoktur da… Aslında yaşam tarafından tutuklandığımızı fakat fark etmediğimizi iletmek isteyen, düşündürücü ve sorgulayıcı bir roman.   2-Zorba/Nikos Kazancakis Özgün bir konusu olan bu kitapta; yine düşüneceğiniz ve kafa yoracağınız bir çok unsur bulabilirsiniz. Hatta okuduktan sonra, size yön bile verebilecek bir kitap. Cinsiyet üzerine çok eleştiri almıştır fakat okuyup kendi bakış açınızı yakalayabilirsiniz.   3-Yabancı/Albert Camus 1957 Nobel Edebiyat Ödüllü bu kitapta; başlıktan da anlaşılacağı gibi, topluma, hayata ve ölüme yabancılaşmayı anlatır. Okurken düşündüren kitaplar listesinin üst sıralarında olması gereken bir eser.   4-Yeraltından Notlar/Dost

Ruh Adam Kitap İncelemesi

Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer! Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın. İlk basımı 1972’de çıkan Atsız’ın ‘Ruh Adam’ eseri, yerli edebiyatımızın kuşkusuz en mükemmel romanlarının başında gelir. Atsız’ın en son romanı olmakla birlikte, üzerinde en çok düşünülmesi gereken kitabıdır ki Atsız’ın bu kitapta yaptığı psikolojik tahliller öylesine derin, öylesine harikadır ki; sırf bunun için bile okunup, incelenmeye değerdir. Ayrıca kitapta yapılan tasvirler, olay örgüsü mükemmel diyebiliriz. Atsız’ın hikayeyi anlatım şekli ve olaylara bakış açısı adeta bizleri kitabın içine çeker. Bu anlattıklarıma, hikayenin güzelliği ve verdiği mesajı da ekleyince nolur? Tabiki de her açıdan dolu ve okuyucuyu doyurabilecek, etkileyici bir başyapıt çıkar ortaya. Atsız bu kitabında kendi ruh halini anlatmıştır desek doğru söylemiş oluruz. Öyle ki; kendi fikirlerini, görüşlerini bir de Selim Pusat’a aktarınca, ortaya çok ilginç bir karakter çıkmış olur. Ah Selim Pusat ah… Romanın baş kahramanı

Sevmek üzerine (Öykü)

 Karanlık odada baş başaydılar. Masada ki mumun kısık ışığı bile kızın güzelliğini göstermeye yetiyordu. Mum ışığına dalmış olan kıza bakarken tam da böyle düşünmüştü erkek. Kızın karanlıkta bile etkisini kaybetmeyen o tatlı yüzünde bir sıkıntı vardı belli ki. Oda da sessizlik hakimdi ve karşılıklı koltukta oturmuş, dışarıda yağan yağmurun sesini dinliyorlardı beraber. Kız, gözlerini mumdan ayırmadan “Bana bugüne kadar bir kere bile seni seviyorum demedin.” Dedi. Erkek bu söylenenlere her zaman hazırlıklıydı. “Seni seviyorum demek… Çok basit iki kelime. Herkes seviyorum diyebilir ama her şey seviyorum demekle olmuyor.” Oysa gerçekten seviyordu kızı ama bunu neden dile getirmiyordu? Şimdi gözlerini tam da erkeğin gözlerine diken kız, “Beni hep böyle laflarla geçiştirdiğinin farkında olmadığımı zannetme.” diyerek, gözlerini pencereye vuran yağmur damlalarına çevirdi. Ah, bu açıdan da ne kadar güzel olduğunu farkında mıydı acaba?   Erkek, bunu söylese de inanmayacağını bildiği için konuyu

Az okunma Oranına Sahip 10 Güzel Kitap Önerisi

Selamlar sevgili okurlar, yazıma hoşgeldiniz. Kitap tavsiyesi istediğimiz zaman, listede sürekli aynı kitap isimlerini görmekteyiz. Sizler için, genel olarak az okunmaya sahip ama gerçekten okuduğunuz zaman sizleri etkileyecek  kitap listesi oluşturdum. 1-ALgernon’a Çiçekler/Daniel Keyes Daniel Keyes’in tek kitabı olan Algernon’a Çiçekler, zeka seviyesi düşük olan bir kobay fareye yapılan deney sonucu ilerleyen zekasını bir insanda da denemenin hikayesini anlatıyor. En iyi roman ve en iyi kısa öykü ödülü almıştır ve sinemaya ‘Charlie’ ismiyle uyarlanmıştır. Farklı bir kurgusu ve anlatımı vardır. Bunlara karşın az okunması beni şaşırttı. Kesinlikle tavsiye ediyorum. 2-Uçurtmayı Vurmasınlar/Feride Çiçekoğlu Feride Çiçekoğlu’nun, hapishane yıllarında tanıştığı bir çocuğun öyküsünü anlatmaktadır. Annesinin hapis cezası dolayısıyla annesiyle beraber hapishanede yaşayan küçük bir çocuğun yine aynı hapishanede dost olduğu bir kadına yazdığı mektupları anla

Ütopya ve Distopya adına...

Selamlar, yazıma hoşgeldiniz sevgili okurlar. Distopya ve Ütopyanın ne olduğu hakkında fikri olmayanlar için güzel bir yazı hazırladım. Distopya ve Ütopya nedir? Distopik ve Ütopik kitaplar bize ne anlatır? İleride acaba bizi hangisi bekliyor? Biz bunların neresindeyiz? Gelin bunları beraber öğrenelim. Distopya ve Ütopyanın ne olduğu ile konuya giriş yapmayı deneyelim. Ütopya, Thomas More'un 1516'da yazdığı veya kısaca Utopia isimli kitabıyla yaygınlaşmıştır. İsmi ilk defa bu kitapta duyulmuştur ve zamanla kalıplaşmış bir sözcük olmuştur. Distopya ise bu düşüncenin anti-tezi olarak ortaya çıkmıştır. Ütopya: bugün gerçekleşmesi imkânsız toplum tasarımlarıdır. aslında olmayan, tasarlanmış ideal toplum. Buna, bizleri iyi bir geleceğin beklediğini varsaymak diyebiliriz. Yani, iyi olmayı hayal ettiğimiz, özgür olduğumuz bir toplum demek. Distopya: Bu düşüncenin tam tersidir. Distopik bir toplum otoriter veya totaliter bir devlet modeli ya da benzer bir ba

Siz daha Yüzüklerin Efendisi'ni okumadınız mı?

Herkese selamlar, yazıma hoş geldiniz. Fantastik kitapların babası olan ve kendi dilini yaratan J.R.R. Tolkien amcanın, filmini izlemeseniz de duymuş olduğunuz ‘Yüzüklerin Efendisi’ serisini hala okumayanlar ve bilmeyenler için hem yazarından hem kitaplarından bahsedeceğim. Fantastik kitap, oyun, film severleri buraya davet ediyorum. Tolkien amcadan başlayalım… 1892’de İngiltere’nin sömürgesi altında olan Afrika’da doğan J.R.R. Tolkien henüz yüksekokula geçmeden dil üzerine kendini çok geliştirmişti. Eski Gal ve Fin dilleri üzerine eğitim görürken, zamanla kendi ‘Elf dilini’ geliştirir. Düşünebiliyor musunuz kendi dilini yaratmış. 1. Dünya savaşı başladığının ertesi yılı Tolkien, Oxford Üniversitesinin ‘İngiliz Dili ve Edebiyatı’ bölümünü birincilikle bitirir ve orduya Teğmen olarak atanır. Savaşa gitmeden evlenmiş ve dört çocuk sahibi olur. Somme Savaşı’na katılan Tolkien daha sonraları hastalanır ve İngiltere’ye geri gönderilir. Savaşın ardından Oxford Üniversitesinde Profesör olar