Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Dergi İncelemeleri etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

KAFKAOKUR DERGİSİ GENEL İNCELEME

  Bu incelemeyi Kafkaokur'un farklı, yaklaşık 10 dergisini okuduktan sonra yazıyorum. Dolayısıyla yazdıklarım derginin sadece bu sayısı adına değil, dergi hakkında genel bir incelemedir. 2021 yılında çokça edebiyat dergisi okuma hedefimin başlangıç dergisidir Kafkaokur. Kapaklarındaki sanatçıları anlatan yazıları gerçekten özenle hazırlanmış. Hakkını yiyemem. Kimi sayısını severek okudum, kimi sayısında vakit öldürdüm. Derginin editörü bir blog yazarı ve Kafka hayranıymış. Yayın hayatına büyük bir hevesle başladıkları belli. İlk sayılarıyla güzelde bir çıkış yakaladıktan sonra belli bir kitleye hitap etmeyi başarmışlar. Şimdi de pazarlama teknikleriyle dergiyi ayakta tuttuklarını düşünüyorum: Kapaktan sanatçıyı sakın kaldırma! Bundan birazdan bahsedeceğim. Derginin ilk sayıları -kim ne derse desin- gerçekten tatmin edici. Fakat sayılar ilerledikçe iş farklı bir boyuta ulaşmış: Derginin editörleri hayâllerini gerçekleştirdikten sonra iş ticarete mi döndü, monotonluğa mı sardı yoksa

Adalet:Felsefi Bir Giriş Kitap İncelemesi

  İlk defa bir kitabı okumayıp dinledim. Kitapyurdu’nun sesli kitap dinleme özelliği sunan yeni uygulamasını keşfettim. İlgimi çeken ilk kitapta “Adalet:Felsesi Bir Giriş” oldu. Aslında hata yaptığımı biraz geç keşfettim çünkü bir felsefe kitabı okunurken bile anlaşılması zor oluyorken bir de dinlerken ne kadar zorlaştığını siz düşünün. Yinede vazgeçmedim, tecrübe olsun dedim. Geri sara sara kitabı bitirdim. Yazar bize adalet kavramını en temel maddeden genele doğru örneklerle açıklıyor. “Başkasının sana yapmasını istemediği şeyi sende başkasına yapma.” cümlesinin adaletin en temeline nasıl oturduğunu bu kitapta farkına varmak mümkün. Bunun yanında yazar, “Başkasına yapılan haksızlığı kendine yapılmış gibi gören insanlar zirveye ulaşır.” sözünün sahibi Sokrates’ten tutun Peygamber Efendimize kadar bir çok örnek ile adaleti anlatıyor. Adalet gerçektende çok temel kuramlardan meydana geldiği içindir, kitabın başlangıcı ilk cümlede söylediğim gibi temelden genele doğru yayılıyor. Aslına b

Masa Dergisi Genel İnceleme

• Sevgili Masa, İlk okuduğum edebiyat dergisi sen olsaydın, belki o zaman sevebilirdim seni. Ama ne yazık ki farklı dergiler okudum. Zamanlama hatası... Çok kasma, Edebiyat Dergisi olacaksın diye de kesin şart koşmuyorlar. Aldırma, sıkma canını. Koy kapağına güzel bir sanatçı, Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi'yim de insanlara. Yayın hayatında sana başarılar diliyorum, Masa.  Bir daha karşıma çıkmaman dileğiyle. • Masa dergisinin 3-5 farklı sayısını okudum. Bu sayısı da muhtemelen son oldu. Dergide özgünlük adına hiçbir şey göremedim. Özellikle bu sayısı... Franz Kafka kapağını görünce sevindim fakat Fafka'yı, ondan bahseden bir denemeyle geçiştirmişler. Hayır, madem Kafka'yı anlatmayacaksın, neden kapağa koyarsın ki. Sonraki sayfaları çevirdim: öykü, öykü, öykü, öykü... Bir de güzel olsalar. 60 sayfalık bir sayı çıkartıyorsunuz, 50 sayfasına öykü koyuyorsunuz. Öykü okumak istesem öykü kitabı alırdım.  İlk sayılarında kesinlikle bir içerik problemi vardı. Kapağı

OT Dergisi Genel İnceleme

Bu incelemeyi sadece bir sayısı adına yazmıyorum. Ot Dergisini bütün olarak ele alıyorum. Ot Dergisinin 5 farklı sayısını büyük bir hevesle aldım. Hepsini de güzelce sindire sindire okudum. Evet, güzel içerikler var. Sadece edebiyat değil. Gündem, siyaset, sanat, tarih... Aklıma gelmeyen daha bir çok temada yazılar var. Bunlar güzel şeyler. Her okuru tatmin edecek seviyede olmasada, daldan dala atlamak okuru sıkmıyor. Gelelim asıl konuya...  Şahsen ben siyasetten anlamam. Hiç bir mecrada da siyaset yapmam. Yapanı da sevmem. Fakat gündemi, olan biteni de takip etmiyor değilim.  Derginin 89. sayısını keyifle okurken Ruşen Çakır'ın "Osman Kavala" hakkında bir yazısına denk geldim. Ruşen Çakır bu yazısında; Osman Kavala'nın 1000 gündür içeride yattığını ve neden içeride olduğunu, suçunun ne olduğunu, halkın buna neden tepki göstermediğini anlatıyor. Ben bu konunun doğruluğuna yanlışlığına deyinmeyeceğim. Fakat, Çakır'ın burda yaptığı tamamen insanları mani