Ana içeriğe atla

Adalet:Felsefi Bir Giriş Kitap İncelemesi

 


İlk defa bir kitabı okumayıp dinledim. Kitapyurdu’nun sesli kitap dinleme özelliği sunan yeni uygulamasını keşfettim. İlgimi çeken ilk kitapta “Adalet:Felsesi Bir Giriş” oldu. Aslında hata yaptığımı biraz geç keşfettim çünkü bir felsefe kitabı okunurken bile anlaşılması zor oluyorken bir de dinlerken ne kadar zorlaştığını siz düşünün. Yinede vazgeçmedim, tecrübe olsun dedim. Geri sara sara kitabı bitirdim.


Yazar bize adalet kavramını en temel maddeden genele doğru örneklerle açıklıyor. “Başkasının sana yapmasını istemediği şeyi sende başkasına yapma.” cümlesinin adaletin en temeline nasıl oturduğunu bu kitapta farkına varmak mümkün. Bunun yanında yazar, “Başkasına yapılan haksızlığı kendine yapılmış gibi gören insanlar zirveye ulaşır.” sözünün sahibi Sokrates’ten tutun Peygamber Efendimize kadar bir çok örnek ile adaleti anlatıyor.


Adalet gerçektende çok temel kuramlardan meydana geldiği içindir, kitabın başlangıcı ilk cümlede söylediğim gibi temelden genele doğru yayılıyor. Aslına bakarsak herkesin kendi şahsi adalet anlayışı veya çizgisi vardır. Hepimiz günlük olaylara adalet anlayışımızı çok rahatlıkla yansıtıyoruz. Mesela, yerde bulduğumuz bir para kimisine göre bulanın hakkıdır kimisine göre kaybedenin hakkıdır. Bu da demek oluyor ki karakterimiz adalet anlayışımızı ortaya koyar. Yada adalet anlayışımız karakterimizi dizer. Bilemedim doğrusu. Bu işin içinden çıkamayacağım herhalde, en iyisi uzatmamak. Neticesinde karakterimiz ile adalet anlayışımız aynı doğrultudadır. Fakat her insanın kendi adaleti gerçek adalet değildir. Bunun içinde bir rehbere ihtiyaç vardır ki bu da ilahi adalettir. Yani, yerdeki para onu bulanın hakkı olup olmadığını öğrenebilecek ilahi bir adaletimiz var çok şükür.


Şahsi adaletin zararı şahsa olur fakat toplumun adaletini sağlayanlarda mecburen insanlar olacaktır. Adaleti (her ne kadar kendisine göre doğru olsada) yanlış insanların eline bıraktığımızı düşünürsek iyi bir sonuca varmayız. Bugüne kadar varmadıkta. Günümüzde adaletin doğru eller üzerinde olduğunu düşünüyor musunuz?


Tabi benim bu anlattıklarım adalet konulu bir felsefe kitabının yanında çokca basit şeyler. Kitabın yukarıda bahsettiğim gibi temelden genele ve derine yayılan kısımlarını tabi ki açıklamam mümkün değil. Bunu yapabilecek olsam kitabın yazarı tabi ben olurdum. Ama ne güzel ki kitabın yazarı adalet kavramını sadece felsefi açıdan değil her açıdan ele almış. Geçmişten günümüze yaşayan hemen hemen bütün büyük düşünürlerin adalete bakış açısını da ele almış.

Kitaptan yaptığım çıkarımları kendi düşüncelerimler birleştirince böyle bir yazı çıktı ortaya. Kitabı tabiki tavsiye ediyorum. Kitapta anlamadığınız, zorlandığınız yerler olacaktır, oraları atlayabilirsiniz. Fakat küçükte olsa kendinize bişeyler katacağınızdan eminim. Sonuçta her okur okuduğu kitaptan kendi kapasitesi kadar bilgi alacaktır. Şahsen ben çok temel seviyelerde bilgi aldığımı düşünüyorum bu kitaptan. Fakat bu incelemeyi yazmış olmak bile benim için güzel bir kazanım. 


Küçücük bir cümle okursunuz fakat o cümle size çok geniş kapılar aralayabilir. Bu yüzden ben bir cümle için sayfa sayısı bakmaksızın bir kitabı okuyabilirim. Ayrıca söz konusu adalet olunca, bence sizde bu kitaptan bir kaç cümle arayın.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KAFKAOKUR DERGİSİ GENEL İNCELEME

  Bu incelemeyi Kafkaokur'un farklı, yaklaşık 10 dergisini okuduktan sonra yazıyorum. Dolayısıyla yazdıklarım derginin sadece bu sayısı adına değil, dergi hakkında genel bir incelemedir. 2021 yılında çokça edebiyat dergisi okuma hedefimin başlangıç dergisidir Kafkaokur. Kapaklarındaki sanatçıları anlatan yazıları gerçekten özenle hazırlanmış. Hakkını yiyemem. Kimi sayısını severek okudum, kimi sayısında vakit öldürdüm. Derginin editörü bir blog yazarı ve Kafka hayranıymış. Yayın hayatına büyük bir hevesle başladıkları belli. İlk sayılarıyla güzelde bir çıkış yakaladıktan sonra belli bir kitleye hitap etmeyi başarmışlar. Şimdi de pazarlama teknikleriyle dergiyi ayakta tuttuklarını düşünüyorum: Kapaktan sanatçıyı sakın kaldırma! Bundan birazdan bahsedeceğim. Derginin ilk sayıları -kim ne derse desin- gerçekten tatmin edici. Fakat sayılar ilerledikçe iş farklı bir boyuta ulaşmış: Derginin editörleri hayâllerini gerçekleştirdikten sonra iş ticarete mi döndü, monotonluğa mı sardı yoksa ...

Ayaz (1000kitap Öyküleri)

Yokuşun aşağısında genç bir kadın göründü. Burnu ve yanakları kızarmış, saçları dağılmış, nefes nefese kalmıştı. Sanki yokuşu tırmanmıyordu da Ankara'nın keskin ayazını bedeni ile yarıp ilerliyordu. İçinde kalbinin tam ortasında kaynayarak dalga dalga tüm vücuduna yayılan bir korkuyla, nemli ve iri kara gözleri arkasında kalan dar, karanlık sokağı tarıyordu. Bir eli montunun cebindeki biber gazını sımsıkı kavramıştı. Sokağın karanlık noktalarında bir görünüp bir kaybolan ve duraktan beri onu takip ettiğini düşündüğü adam şimdi görünmüyordu. Yokuşun ortalarına doğru Ankara ayazı artık ciğerlerine öyle bir doluyordu ki bu keskin soğuk ve korkudan dolayı midesi bulanıyordu. Bacakları yorgunluktan birbirine dolanırken bir anda bir el ağzını sertçe kapattı. Yüreği kuş gibi çırpındı. Yay gibi gerilen bedeni kaçmak için debelendi. Can havli ile bağırdı ama ağzını kapatan el öyle sıkıydı ki kulaklarının acıdığını hissetti. İnternette okuduğu haber geldi aklına. Haberde tecavüze uğrayan bir...

Benim Gözümden Atsız

Hüseyin Nihal Atsız'ı kuşkusuz hepiniz duymuşsunuzdur. Onun bende yeri çok farklıdır. Bu vesileyle ilk blog yazım ''benim gözümden Atsız'' olsun istedim. Toplumumuzda yazarlara önyargılı olmak ve bilmediği hâlde yazara çamur atmak gibi bir ata sporumuz var. Bu önyargılar sayesinde Atsız'ı tanıyamayan kitap okurlarımıza, onu kendi gözümden anlatmaya çalışacağım. •Küçük bir tavsiyeyle birlikte açılışı yapalım. Kitap okurları olarak hepimiz   doğal olarak farklı farklı yazarları okuyoruz. Şüphesiz her yazar, yaşadıklarını ve çevresinden etkilendiklerini kitaplarına yansıtır. Dolayısıyla onun çektiği acıları, aşkını, mutluluğunu ya da üzüntüsünü kitaplarında bulabilirsiniz. Tavsiyeme gelirsek; Kitabını okuduğunuz yazarın kendisini de tanırsanız çok daha farklı bir bakış açısıyla kitabı okursunuz. Bunun bende ki en büyük örneği Atsız'dır. Atsız'ın kitapları beni her zaman çok etkilemiştir. Eğer onu tanımasaydım bu kadar etkilenmezdim. Şim...