Ana içeriğe atla

1 Yazar 3 Kitap (İskender Pala)


1958 Uşak doğumlu olan İskender Pala, Divan Edebiyatı araştırmacısıdır ve bu dalda profesör olmuştur. Bir dönem Deniz Kuvvetlerinde askerlik yapmış olan Pala T.C. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkanıdır. Ayrıca, ortaokul ve liseler için ders kitapları yazmıştır. Tanzimat Edebiyatına da yakından ilgi duyan ve Divan araştırmacılığı yapan İskender Pala'nın bu sebeple dili ağır bir yazar olarak hafızalara kazılmıştır. Fakat romanlarında gayet sade bir dil kullandığından emin olabilirsiniz. Tüm bunların yanı sıra Tarihe damga vuran Türklerin hayatlarını anlatan romanlar yazmıştır. Yazarın bu romanları uzun süre 'çok satanlar' listesinde kalmayı başarmıştır. Ayrıca Pala, tasavvuf ve aşk konusunda çok başarılı eserler çıkarmıştır. Belirtmek isterim ki Pala'nın anlattığı aşk, bizim yaşadığımız gördüğümüz aşklardan bambaşka boyuttadır.

Bir dönem başbakan danışmanlığı da yapan İskender Pala; yazdığı eserleriyle, olduğu yerden çok yukarıda olması gerektiğini düşündüğüm bir yazardır. Bu sebeple, kıymeti bilinmeyen bir yazar olarak görüyorum kendisini. 


1-Efsane


Osmanlı İmparatorluğunu donanması denildiğinde akla ilk gelecek isim kuşkusuz Barbaros Hayrettin Paşa'dır. Kitapta, Barbaros Hayrettin Paşa'nın hayatını anlatmaktadır. Tarih kitapları okumaktan sıkılanlar bu kitabı okumaktan çekinmesin, çünkü olay örgüsü, olay kurgusu okuyucu kitaptan ayırmayacak kadar güzel. Ayrıca belirtmek isterim ki bu bir roman kitabıdır. Dolayısıyla her okurun keyifle okuyacağı bir kitaptır. Ayrıca, içinde çok güzel bir aşk hikâyesi de geçmektedir. İskender Pala'nın Deniz Kuvvetlerinde görev yapması ve Osmanlı deniz tarihi araştırmacılığı sayesinde denizciliğe ve haritacılığa hakimdir. Kitabın bu kadar güzel olmasında, bunların faktörü büyüktür. Okurken hem gururlanıp hem hüzünleneceğiniz bir eserdir.


2-Şah Sultan


Osmanlının en sağlam padişahlarından olan Yavuz Sultan Selim'in, Safevi Devletinin lideri Şah İsmail ile olan savaşını konu alır. Mektuplaşmalar ve hediyeler ile başlayan bu savaşın tohumları, daha sonrasında akıl oyunlarına ve sonucunda bir savaşa dönüşür.
Belirtmek isterim ki, bu savaşta sadece kılıçlar çarpışmamaktadır. Bu savaş aynı zamanda şiir savaşı, aşk savaşı, mektup savaşıdır. Yavuz Sultan Selim'in ilmine, keskin zekasına, gücüne, cesaretine tanık olacağınız bir eserdir. Dolayısıyla Yavuz'un hayatını bilmiyorsanız, kitabı okurken şaşkınlık ve hayranlık duyacağınızdan emin olabilirsiniz. Savaş ve tarih kitapları sevmeyenlerin bile keyifle okuyacağını garanti edebileceğim, yazarın en sevdiğim kitabıdır.


3-Od


Üstad Yunus Emre'yi duymayanınız yoktur fakat aksine, hayatını duymayanınız çoktur. Pala, bu kitabında Yunus Emre'nin tasavvufunu, fikirlerini, ilmini, çektiği zorlukları, yazdığı şiirleri çok güzel bir kurguyla birleştirip bizlere sunmuştur. Tüm bunların sonucunda keyifle okuyacağınız ve bol bol alıntılar yapacağınız, ibret dolu bir kitap. Okuyanın hayata farklı bir bakış açısıyla bakmasını sağlayacak bir eser olduğunu vurgulamaktan gurur duyarım. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KAFKAOKUR DERGİSİ GENEL İNCELEME

  Bu incelemeyi Kafkaokur'un farklı, yaklaşık 10 dergisini okuduktan sonra yazıyorum. Dolayısıyla yazdıklarım derginin sadece bu sayısı adına değil, dergi hakkında genel bir incelemedir. 2021 yılında çokça edebiyat dergisi okuma hedefimin başlangıç dergisidir Kafkaokur. Kapaklarındaki sanatçıları anlatan yazıları gerçekten özenle hazırlanmış. Hakkını yiyemem. Kimi sayısını severek okudum, kimi sayısında vakit öldürdüm. Derginin editörü bir blog yazarı ve Kafka hayranıymış. Yayın hayatına büyük bir hevesle başladıkları belli. İlk sayılarıyla güzelde bir çıkış yakaladıktan sonra belli bir kitleye hitap etmeyi başarmışlar. Şimdi de pazarlama teknikleriyle dergiyi ayakta tuttuklarını düşünüyorum: Kapaktan sanatçıyı sakın kaldırma! Bundan birazdan bahsedeceğim. Derginin ilk sayıları -kim ne derse desin- gerçekten tatmin edici. Fakat sayılar ilerledikçe iş farklı bir boyuta ulaşmış: Derginin editörleri hayâllerini gerçekleştirdikten sonra iş ticarete mi döndü, monotonluğa mı sardı yoksa ...

Ayaz (1000kitap Öyküleri)

Yokuşun aşağısında genç bir kadın göründü. Burnu ve yanakları kızarmış, saçları dağılmış, nefes nefese kalmıştı. Sanki yokuşu tırmanmıyordu da Ankara'nın keskin ayazını bedeni ile yarıp ilerliyordu. İçinde kalbinin tam ortasında kaynayarak dalga dalga tüm vücuduna yayılan bir korkuyla, nemli ve iri kara gözleri arkasında kalan dar, karanlık sokağı tarıyordu. Bir eli montunun cebindeki biber gazını sımsıkı kavramıştı. Sokağın karanlık noktalarında bir görünüp bir kaybolan ve duraktan beri onu takip ettiğini düşündüğü adam şimdi görünmüyordu. Yokuşun ortalarına doğru Ankara ayazı artık ciğerlerine öyle bir doluyordu ki bu keskin soğuk ve korkudan dolayı midesi bulanıyordu. Bacakları yorgunluktan birbirine dolanırken bir anda bir el ağzını sertçe kapattı. Yüreği kuş gibi çırpındı. Yay gibi gerilen bedeni kaçmak için debelendi. Can havli ile bağırdı ama ağzını kapatan el öyle sıkıydı ki kulaklarının acıdığını hissetti. İnternette okuduğu haber geldi aklına. Haberde tecavüze uğrayan bir...

Ruh Adam Kitap İncelemesi

Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer! Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın. İlk basımı 1972’de çıkan Atsız’ın ‘Ruh Adam’ eseri, yerli edebiyatımızın kuşkusuz en mükemmel romanlarının başında gelir. Atsız’ın en son romanı olmakla birlikte, üzerinde en çok düşünülmesi gereken kitabıdır ki Atsız’ın bu kitapta yaptığı psikolojik tahliller öylesine derin, öylesine harikadır ki; sırf bunun için bile okunup, incelenmeye değerdir. Ayrıca kitapta yapılan tasvirler, olay örgüsü mükemmel diyebiliriz. Atsız’ın hikayeyi anlatım şekli ve olaylara bakış açısı adeta bizleri kitabın içine çeker. Bu anlattıklarıma, hikayenin güzelliği ve verdiği mesajı da ekleyince nolur? Tabiki de her açıdan dolu ve okuyucuyu doyurabilecek, etkileyici bir başyapıt çıkar ortaya. Atsız bu kitabında kendi ruh halini anlatmıştır desek doğru söylemiş oluruz. Öyle ki; kendi fikirlerini, görüşlerini bir de Selim Pusat’a aktarınca, ortaya çok ilginç bir karakter çıkmış olur. Ah Selim Pusat ah… Romanın baş kahramanı...