Ana içeriğe atla

Uçurumun Gözyaşları

Sen hiç bir uçurumun kenarında olan birini kurtardın mı umutsuzluklarından....
Bu tıpkı kanadı kırılmış bir kuşun 
Yaralarını sarmaya benzer aslında.
Aslı ve Cemre bulundukları durumdan kurtulabilecekler mi? 
Yoksa onlara zarar veren kişiye esir mi olacaklar bile bile evet tıpkı öleceğini bilerek intihar etmek gibi bir şey bu belki de iliklerine kadar 
Alışırsın seni zehirleyen birine
Peki ya sen hiç çocukluğunun salıncağında yapayalnız bırakıldın mı ?
Öylece tek başına 
Bulunmayı bekleyen ve beklerken de umutlarından kırılan kanatlarım vardı benim 
Kırılan umutlarım bir gün tekrar yeşerir mi bilmem ama 
 Bu hayat boğmacası beni 
yaşadığımı zannettiğim yerden 
Kırdı geçirdi...
   
    -UÇURUMUN GÖZ YAŞLAR-
Sen kurtarılmayı beklersin ama beklerken de kırılırsın hiç olmadığın yerden 
Sevdiğin sandığın kişi katilin olur bir bakarsın.
.
.
.
Gizem Canver'in kaleminden çıkan bu güzel eseri okumanızı tavsiye ediyorum. Yeni yazarlara şans vermezsek içimizdeki yetenekleri ortaya çıkaramayacağımızı düşünüyorum. 

http://www.ritimsanatyayinlari.com adresinden kitaba ulaşabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KAFKAOKUR DERGİSİ GENEL İNCELEME

  Bu incelemeyi Kafkaokur'un farklı, yaklaşık 10 dergisini okuduktan sonra yazıyorum. Dolayısıyla yazdıklarım derginin sadece bu sayısı adına değil, dergi hakkında genel bir incelemedir. 2021 yılında çokça edebiyat dergisi okuma hedefimin başlangıç dergisidir Kafkaokur. Kapaklarındaki sanatçıları anlatan yazıları gerçekten özenle hazırlanmış. Hakkını yiyemem. Kimi sayısını severek okudum, kimi sayısında vakit öldürdüm. Derginin editörü bir blog yazarı ve Kafka hayranıymış. Yayın hayatına büyük bir hevesle başladıkları belli. İlk sayılarıyla güzelde bir çıkış yakaladıktan sonra belli bir kitleye hitap etmeyi başarmışlar. Şimdi de pazarlama teknikleriyle dergiyi ayakta tuttuklarını düşünüyorum: Kapaktan sanatçıyı sakın kaldırma! Bundan birazdan bahsedeceğim. Derginin ilk sayıları -kim ne derse desin- gerçekten tatmin edici. Fakat sayılar ilerledikçe iş farklı bir boyuta ulaşmış: Derginin editörleri hayâllerini gerçekleştirdikten sonra iş ticarete mi döndü, monotonluğa mı sardı yoksa ...

Ayaz (1000kitap Öyküleri)

Yokuşun aşağısında genç bir kadın göründü. Burnu ve yanakları kızarmış, saçları dağılmış, nefes nefese kalmıştı. Sanki yokuşu tırmanmıyordu da Ankara'nın keskin ayazını bedeni ile yarıp ilerliyordu. İçinde kalbinin tam ortasında kaynayarak dalga dalga tüm vücuduna yayılan bir korkuyla, nemli ve iri kara gözleri arkasında kalan dar, karanlık sokağı tarıyordu. Bir eli montunun cebindeki biber gazını sımsıkı kavramıştı. Sokağın karanlık noktalarında bir görünüp bir kaybolan ve duraktan beri onu takip ettiğini düşündüğü adam şimdi görünmüyordu. Yokuşun ortalarına doğru Ankara ayazı artık ciğerlerine öyle bir doluyordu ki bu keskin soğuk ve korkudan dolayı midesi bulanıyordu. Bacakları yorgunluktan birbirine dolanırken bir anda bir el ağzını sertçe kapattı. Yüreği kuş gibi çırpındı. Yay gibi gerilen bedeni kaçmak için debelendi. Can havli ile bağırdı ama ağzını kapatan el öyle sıkıydı ki kulaklarının acıdığını hissetti. İnternette okuduğu haber geldi aklına. Haberde tecavüze uğrayan bir...

Ruh Adam Kitap İncelemesi

Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer! Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın. İlk basımı 1972’de çıkan Atsız’ın ‘Ruh Adam’ eseri, yerli edebiyatımızın kuşkusuz en mükemmel romanlarının başında gelir. Atsız’ın en son romanı olmakla birlikte, üzerinde en çok düşünülmesi gereken kitabıdır ki Atsız’ın bu kitapta yaptığı psikolojik tahliller öylesine derin, öylesine harikadır ki; sırf bunun için bile okunup, incelenmeye değerdir. Ayrıca kitapta yapılan tasvirler, olay örgüsü mükemmel diyebiliriz. Atsız’ın hikayeyi anlatım şekli ve olaylara bakış açısı adeta bizleri kitabın içine çeker. Bu anlattıklarıma, hikayenin güzelliği ve verdiği mesajı da ekleyince nolur? Tabiki de her açıdan dolu ve okuyucuyu doyurabilecek, etkileyici bir başyapıt çıkar ortaya. Atsız bu kitabında kendi ruh halini anlatmıştır desek doğru söylemiş oluruz. Öyle ki; kendi fikirlerini, görüşlerini bir de Selim Pusat’a aktarınca, ortaya çok ilginç bir karakter çıkmış olur. Ah Selim Pusat ah… Romanın baş kahramanı...