Ana içeriğe atla

1 Yazar 3 Kitap (Stefan Zweig)

Yeni bir yazı serisinin ilk bölümüyle karşınızdayım. Bu seride, az bilinen ya da çok popüler yazarları ve üç güzel kitabını kısaca anlatıp, öneriyorum. Bilmeyenler için yazarlarını tanıtmak, okumayanlar için kitaplarını önermek amacıyla başlamış olduğum bu yazı serisi, umarım okuyanlar için faydalı olur.
Serinin ilk yazarı, dünyanın en çok tanınan yazarlarından olan Stefan Zweig'i duymayanınız yoktur herhalde. Kendisi tescilli bir öykü yazarı ve Lirik şiir ustasıdır. 1881 yılında Avusturya Viyana'da doğan Zweig'in babası varlıklı bir sanayici olduğu için kendisi iyi bir edebiyat ve yabancı dil eğitimi almıştır. Eğitimini tamamladıktan sonra Gönüllü olarak 1. Dünya savaşına, Viyana'da memur olarak katıldığı bilinir. 1933 yılında, Nazilerin yaktığı kitaplar arasında Zweig'in kitapları da bulunur. Bu olaydan sonra ülkesini terkeder. Hemen hemen bütün öyküleri, intihar veya ölüm temalıdır. Zaten kendisi de ikinci eşiyle birlikte 1942 yılında Brezilya'da intihar etmiştir. 

1-Satranç

Satranç, Zweig'in en kuşkusuz en popüler öykü kitabıdır. Okumayanları başlık yanıltmasın. Kitap, satranç teknik kitabı değil öykü kitabıdır. Brezilya'da sürgündeyken yazdığı bu kitabında, sürgündeyken yaşadıklarını ve hissettiklerini aktardığı aşikârdır. Satranç bilmeyenlerinde keyifle okuyacağı, satrancın zekasını ve muhteşemliğini gözler önüne seren kitaptır. Şahsen; satrancı bilmediğim hâlde, okudukça  hayranlık duydum ve bittikten sonra satrancı  kolayca öğrendim. 

2-Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

Stefan Zweig denilince akıllara gelecek öncü eserlerin başında gelir. Bir kadının imkansız bir aşk uğruna yaşadıklarını, mektup olarak aşkına yazdığı bu kitapta; aşık bir kadının psikolojik tahlillerinin nasıl olduğunu görebilmeniz mümkündür. Okurun güzel mesajlar çıkarabileceği ve farklı duygular yaşayabileceği bir öykü kitabı. Stefan Zweig'in aşkı nasıl yorumladığını da bu kitabından çıkarmanız mümkün.

3-Korku

Evli olan bir kadının kocasını aldatması sonrasında bir şantaj ile karşı karşıya gelir. Bu tehdit ve şantaj sayesinde yaşadığı korkuyu konu alan çok güzel bir öykü kitabıdır. Yaşamımızdan bir kesit sunduğu kesin olan bu kitapta, insanın korkuyu ve pişmanlığı nasıl sindirdiğini adım adım takip edebilirsiniz. Okurken çok keyif alacağınızı garanti edebileceğim nadir öykü kitaplarındandır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KAFKAOKUR DERGİSİ GENEL İNCELEME

  Bu incelemeyi Kafkaokur'un farklı, yaklaşık 10 dergisini okuduktan sonra yazıyorum. Dolayısıyla yazdıklarım derginin sadece bu sayısı adına değil, dergi hakkında genel bir incelemedir. 2021 yılında çokça edebiyat dergisi okuma hedefimin başlangıç dergisidir Kafkaokur. Kapaklarındaki sanatçıları anlatan yazıları gerçekten özenle hazırlanmış. Hakkını yiyemem. Kimi sayısını severek okudum, kimi sayısında vakit öldürdüm. Derginin editörü bir blog yazarı ve Kafka hayranıymış. Yayın hayatına büyük bir hevesle başladıkları belli. İlk sayılarıyla güzelde bir çıkış yakaladıktan sonra belli bir kitleye hitap etmeyi başarmışlar. Şimdi de pazarlama teknikleriyle dergiyi ayakta tuttuklarını düşünüyorum: Kapaktan sanatçıyı sakın kaldırma! Bundan birazdan bahsedeceğim. Derginin ilk sayıları -kim ne derse desin- gerçekten tatmin edici. Fakat sayılar ilerledikçe iş farklı bir boyuta ulaşmış: Derginin editörleri hayâllerini gerçekleştirdikten sonra iş ticarete mi döndü, monotonluğa mı sardı yoksa ...

Ayaz (1000kitap Öyküleri)

Yokuşun aşağısında genç bir kadın göründü. Burnu ve yanakları kızarmış, saçları dağılmış, nefes nefese kalmıştı. Sanki yokuşu tırmanmıyordu da Ankara'nın keskin ayazını bedeni ile yarıp ilerliyordu. İçinde kalbinin tam ortasında kaynayarak dalga dalga tüm vücuduna yayılan bir korkuyla, nemli ve iri kara gözleri arkasında kalan dar, karanlık sokağı tarıyordu. Bir eli montunun cebindeki biber gazını sımsıkı kavramıştı. Sokağın karanlık noktalarında bir görünüp bir kaybolan ve duraktan beri onu takip ettiğini düşündüğü adam şimdi görünmüyordu. Yokuşun ortalarına doğru Ankara ayazı artık ciğerlerine öyle bir doluyordu ki bu keskin soğuk ve korkudan dolayı midesi bulanıyordu. Bacakları yorgunluktan birbirine dolanırken bir anda bir el ağzını sertçe kapattı. Yüreği kuş gibi çırpındı. Yay gibi gerilen bedeni kaçmak için debelendi. Can havli ile bağırdı ama ağzını kapatan el öyle sıkıydı ki kulaklarının acıdığını hissetti. İnternette okuduğu haber geldi aklına. Haberde tecavüze uğrayan bir...

Ruh Adam Kitap İncelemesi

Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer! Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın. İlk basımı 1972’de çıkan Atsız’ın ‘Ruh Adam’ eseri, yerli edebiyatımızın kuşkusuz en mükemmel romanlarının başında gelir. Atsız’ın en son romanı olmakla birlikte, üzerinde en çok düşünülmesi gereken kitabıdır ki Atsız’ın bu kitapta yaptığı psikolojik tahliller öylesine derin, öylesine harikadır ki; sırf bunun için bile okunup, incelenmeye değerdir. Ayrıca kitapta yapılan tasvirler, olay örgüsü mükemmel diyebiliriz. Atsız’ın hikayeyi anlatım şekli ve olaylara bakış açısı adeta bizleri kitabın içine çeker. Bu anlattıklarıma, hikayenin güzelliği ve verdiği mesajı da ekleyince nolur? Tabiki de her açıdan dolu ve okuyucuyu doyurabilecek, etkileyici bir başyapıt çıkar ortaya. Atsız bu kitabında kendi ruh halini anlatmıştır desek doğru söylemiş oluruz. Öyle ki; kendi fikirlerini, görüşlerini bir de Selim Pusat’a aktarınca, ortaya çok ilginç bir karakter çıkmış olur. Ah Selim Pusat ah… Romanın baş kahramanı...