Ana içeriğe atla

Felsefe Kitabı Okumanın Faydaları


Selamlar, yazıma hoşgeldiniz. Birçok okur felsefe kitapları okumaktan çekinir. Fakat felsefe okumak, sandığınız kadar da zor değildir. Bu yazımda sizlere felsefe kitabı okumanın faydalarından bahsedeceğim.

Öyleyse başlayalım..

Lisede hepimiz felsefe dersi gördük fakat ben daha bir arkadaşımın da felsefe dersini sevip, dinlediğini görmemiştim. Aynı şekilde bende hiç ilgi duymuyordum hatta ne kadar boş iş diyordum. Fakat büyüdükçe düşünceler de büyüyor. Liseden sonra, tam anlamıyla kitap okumaya başladıkça eskisi gibi romanlardan zevk almamaya başladım ve beni düşündürecek, üzerine kafa yoracağım kitaplar aramaya başladım. Bu vesileyle felsefe kitaplarıyla tanıştım. Tabi ki romanları da çok seviyorum ve her çeşit kitap okuyorum fakat felsefe kitaplarının yeri başkadır.

Öncelikle felsefenin kelime anlamı nedir, onu açıklayalım. Felsefe; var olanların varlığı, kaynağı, anlamı ve nedeni üzerine düşünme ve bilginin bilimsel olarak araştırılması anlamını taşır. Yani biraz daha yüzeysel olarak; düşünmek, kafa yormak, sorgulamak, şüpheci ve araştırıcı olmak da diyebiliriz. Sonuçtan ziyade sonuca gitme yolu daha önemlidir. Zaten filozoflarda bir sonuca varabilmiş değildir.

Felsefe kitabı okumanın faydalarına geçmeden önce; Daha önce hiç felsefe kitapları okumayanlar bu durumdan hiçte korkmasınlar. Çünkü sanıldığı kadar zor değil, kırın ön yargılarınızı. Bende felsefe okumadığım zamanlarda; "okuyamam, zordur, ben anlamam." gibi klasik cümlelerim vardı fakat okudukça anladım ki hiçte öyle değilmiş. Felsefe okumaya yeni başlayanlar için çok güzel başlangıç niteliğinde felsefe kitapları var. Onlarla başladığınız zaman zaten bırakamayacaksınız. Yakın zamanda, felsefe okumaya yeni başlayanlar için giriş niteliğinde olan kitap önerisi paylaşacağım. Başlamayı düşünenlere faydalı olacaktır.

Gelelim asıl konuya… Neden felsefe okumalıyız? Felsefe kitapları okumanın faydaları nelerdir?

Felsefe okumanın en büyük faydası düşünmektir. Okuduğunuz kitaptaki fikirler, ister istemez sizi düşünmeye iter. Kitapta hiç beklemediğimiz, ilgi çekici ve çarpıcı bir fikir bulursunuz ve bunun üzerine kafa yorarsınız. Düşünmek kadar güzel bir eylem var mıdır ki?

Felsefe okumanın bundan sonra ki faydaları, ‘düşünmek’ sayesinde gerçekleşir. Kitapta bulunan fikir üzerine düşündüğünüz zaman; o fikir gerçek mi yoksa değil mi, doğru mu yoksa yanlış mı, diye merak edersiniz. Dolayısıyla araştırır, sorgularsınız. Neticesinde sizinde bir fikriniz oluşur ve kitapta bulunan fikre katılıp katılmamayı tercih edersiniz. Bakın; fikri merak ettiniz ve araştırdınız. Sizi araştırmaya teşvik etti ve sonucunda sizinde bir fikriniz oldu. Aslında şüpheci yaklaşmış oldunuz ve size sunulan fikri sorgusuz kabul etmediniz. Bu şüpheci ve sorgulayıcı olma özelliği, okudukça alışkanlık haline dönüşüyor ve yaşamınızda da bunu uyguluyorsunuz. (Bu sebepten az kavga etmedim babamla.)

Biz insanların çoğu, bize dayatılan olguları sorgusuz kabul etmeye alıştık. Dolayısıyla sorgulayıcı ve şüpheci olmak, size hayatınızda çok faydalı olur, abartmamak şartıyla tabii. (Dedektif gibi de gezmenizi istemeyiz) Sorgularsak öğreniriz. Yaşam, doğa, madde, ruh, insanlar, adalet, hukuk, yönetim ve ucu açık daha bir sürü olgu üzerinde sorgulamazsak öğrenemeyiz. Bu olgular ne kadar doğru, veya gerçek mi, kandırmaca mı yoksa hayal mi? Sorgulamadan bilemeyiz, dolayısıyla hayatı ve yaşamı keşfetmiş oluruz.

Ayrıca felsefe okurken bir çok konuda düşüneceğiniz için, siz farkında olmasanız da hemen hemen her konuda fikir üretmenizi sağlayacaktır. Sosyal yaşamınızda bir sohbet içerisindeyken, ortaya atılan herhangi bir konu üzerinde kolaylıkla fikir sahibi olup, onun hakkında konuşabilirsiniz. Dolayısıyla sosyal yaşamınızda itibar görmenizi de sağlayacaktır.

Felsefe okurken sürekli düşüneceğiniz için, beynimiz sürekli aktif olacak ve hafızamız kuvvetlenecektir. Pratik düşünceler üretip, pratik çözümler üreteceksiniz ve zekanızı geliştireceksiniz. Tüm bunları yaparken keyif alacağınızı da unutmayın. Bizler çok düşünmediğimiz için, düşünmenin keyfine varamıyoruz, tüm sorun bu. 

Bu anlattıklarım sonucunda, Felsefe kitabı okumanın faydalarını listeleyecek olursak;

•Düşünmek

•Özgür düşünmek

•Özgür kararlar vermek

•Sorgulamak

•Şüpheci olmak

•Araştırmacı olmak

•Fikir sahibi olmak, fikir üretmek

•Pratik düşünmek

•Çözüm üretmek

•Hayatı, yaşamı tanımak

•İtibar görmek

•Ön yargısız olmak

•Öğrenmek

•Sakinleşmek

•Hafızayı kuvvetlendirmek

•Zekayı geliştirmek

Şimdi, bu kadar faydalı şey saydım, bilirsiniz bize faydalı olan şeyler genelde keyifsiz veya zor olur. Mesela, ders çalışmamız lazım; biliyoruz ki bize faydalı, gerekli. Ama keyif almadığımız için çalışmak istemiyoruz. Ya da güzel yiyecekler hep kilo aldırır, sonrasında eritmek için zahmet çekeriz. Ama felsefe okurken böyle bir şey söz konusu değil. Okudukça keyif almaya başlayacağınızdan ve size kattığı şeylerin faydasını göreceğinizden emin olabilirsiniz. Felsefe kitapları okumaktan korkmayın, yeter.

Saygılarımla.


 

 

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KAFKAOKUR DERGİSİ GENEL İNCELEME

  Bu incelemeyi Kafkaokur'un farklı, yaklaşık 10 dergisini okuduktan sonra yazıyorum. Dolayısıyla yazdıklarım derginin sadece bu sayısı adına değil, dergi hakkında genel bir incelemedir. 2021 yılında çokça edebiyat dergisi okuma hedefimin başlangıç dergisidir Kafkaokur. Kapaklarındaki sanatçıları anlatan yazıları gerçekten özenle hazırlanmış. Hakkını yiyemem. Kimi sayısını severek okudum, kimi sayısında vakit öldürdüm. Derginin editörü bir blog yazarı ve Kafka hayranıymış. Yayın hayatına büyük bir hevesle başladıkları belli. İlk sayılarıyla güzelde bir çıkış yakaladıktan sonra belli bir kitleye hitap etmeyi başarmışlar. Şimdi de pazarlama teknikleriyle dergiyi ayakta tuttuklarını düşünüyorum: Kapaktan sanatçıyı sakın kaldırma! Bundan birazdan bahsedeceğim. Derginin ilk sayıları -kim ne derse desin- gerçekten tatmin edici. Fakat sayılar ilerledikçe iş farklı bir boyuta ulaşmış: Derginin editörleri hayâllerini gerçekleştirdikten sonra iş ticarete mi döndü, monotonluğa mı sardı yoksa ...

Ayaz (1000kitap Öyküleri)

Yokuşun aşağısında genç bir kadın göründü. Burnu ve yanakları kızarmış, saçları dağılmış, nefes nefese kalmıştı. Sanki yokuşu tırmanmıyordu da Ankara'nın keskin ayazını bedeni ile yarıp ilerliyordu. İçinde kalbinin tam ortasında kaynayarak dalga dalga tüm vücuduna yayılan bir korkuyla, nemli ve iri kara gözleri arkasında kalan dar, karanlık sokağı tarıyordu. Bir eli montunun cebindeki biber gazını sımsıkı kavramıştı. Sokağın karanlık noktalarında bir görünüp bir kaybolan ve duraktan beri onu takip ettiğini düşündüğü adam şimdi görünmüyordu. Yokuşun ortalarına doğru Ankara ayazı artık ciğerlerine öyle bir doluyordu ki bu keskin soğuk ve korkudan dolayı midesi bulanıyordu. Bacakları yorgunluktan birbirine dolanırken bir anda bir el ağzını sertçe kapattı. Yüreği kuş gibi çırpındı. Yay gibi gerilen bedeni kaçmak için debelendi. Can havli ile bağırdı ama ağzını kapatan el öyle sıkıydı ki kulaklarının acıdığını hissetti. İnternette okuduğu haber geldi aklına. Haberde tecavüze uğrayan bir...

Benim Gözümden Atsız

Hüseyin Nihal Atsız'ı kuşkusuz hepiniz duymuşsunuzdur. Onun bende yeri çok farklıdır. Bu vesileyle ilk blog yazım ''benim gözümden Atsız'' olsun istedim. Toplumumuzda yazarlara önyargılı olmak ve bilmediği hâlde yazara çamur atmak gibi bir ata sporumuz var. Bu önyargılar sayesinde Atsız'ı tanıyamayan kitap okurlarımıza, onu kendi gözümden anlatmaya çalışacağım. •Küçük bir tavsiyeyle birlikte açılışı yapalım. Kitap okurları olarak hepimiz   doğal olarak farklı farklı yazarları okuyoruz. Şüphesiz her yazar, yaşadıklarını ve çevresinden etkilendiklerini kitaplarına yansıtır. Dolayısıyla onun çektiği acıları, aşkını, mutluluğunu ya da üzüntüsünü kitaplarında bulabilirsiniz. Tavsiyeme gelirsek; Kitabını okuduğunuz yazarın kendisini de tanırsanız çok daha farklı bir bakış açısıyla kitabı okursunuz. Bunun bende ki en büyük örneği Atsız'dır. Atsız'ın kitapları beni her zaman çok etkilemiştir. Eğer onu tanımasaydım bu kadar etkilenmezdim. Şim...