Ana içeriğe atla

Siz daha Yüzüklerin Efendisi'ni okumadınız mı?


Herkese selamlar, yazıma hoş geldiniz. Fantastik kitapların babası olan ve kendi dilini yaratan J.R.R. Tolkien amcanın, filmini izlemeseniz de duymuş olduğunuz ‘Yüzüklerin Efendisi’ serisini hala okumayanlar ve bilmeyenler için hem yazarından hem kitaplarından bahsedeceğim. Fantastik kitap, oyun, film severleri buraya davet ediyorum.

Tolkien amcadan başlayalım…


1892’de İngiltere’nin sömürgesi altında olan Afrika’da doğan J.R.R. Tolkien henüz yüksekokula geçmeden dil üzerine kendini çok geliştirmişti. Eski Gal ve Fin dilleri üzerine eğitim görürken, zamanla kendi ‘Elf dilini’ geliştirir. Düşünebiliyor musunuz kendi dilini yaratmış. 1. Dünya savaşı başladığının ertesi yılı Tolkien, Oxford Üniversitesinin ‘İngiliz Dili ve Edebiyatı’ bölümünü birincilikle bitirir ve orduya Teğmen olarak atanır. Savaşa gitmeden evlenmiş ve dört çocuk sahibi olur. Somme Savaşı’na katılan Tolkien daha sonraları hastalanır ve İngiltere’ye geri gönderilir. Savaşın ardından Oxford Üniversitesinde Profesör olarak çalışmalarına devam eder. Zamanla dünyanın en önemli Dil Bilimcileri arasında yerini alır.

1973 yılında bizlere veda eden Tolkien, geride öyle eserler bırakmıştır ki; bizlerin zamane oyunu ‘metin2’ tarzı oyunlardan tutun, bütün fantastik filmlerin fikir babası olmuştur. Elfler, Goblinler, Troller, Büyücüler, Endler (ağaçlar) gibi birçok insan sınıfı üretmiştir. Bizim oyunlarda gördüğümüz uzun kulaklı, ok atan Elfleri bu amca yaratmıştır.  

                                                                     

Hobbit filminden bir Elf
                                 

Tolkien, Yüzüklerin Efendisi serisini üniversite eğitim gördüğü seneler yazar. Fakat bu seriden önce çocukları için yazdığı ‘Hobbit’ kitabı vardır ki filmlerini mutlaka izlemişsinizdir. Hobbit’ çocukları için yazar Tolkien ve bu kitabın devam niteliğinde olan ‘Yüzüklerin Efendisi’ serisini bambaşka bir boyut kazanır ve hala bugün bizleri kendine hayran bırakır. Aslında Tolkien kendine bir dünya kurmuştur ve bunun adını ‘Orta Dünya’ koyar. Bütün kitapları bu dünyada geçer ve bu dünyanın haritasını bile tasarlar.

Orta Dünya Haritası


Evet, tekrar düşünsenize. Bir dünya yaratmak, insan ırkları yaratmak, haritasını yaratmak ve onlara bir dil yaratmak…

Dönelim yüzüğe. Filmini izlediği için kitabı okumak istemeyenler olabilir fakat bende filminden sonra kitabını okudum ve filmde olmayan o kadar çok harika detaylar var ki buraya sığmaz. Filmini izlediğim halde çok mükemmel bir keyifle ve heyecanla okudum kitabını. Sadece filmini izleyenler orta dünya hakkında hiçbir şey bilmiyorlar. Dolayısıyla filmi izlediyseniz de kesinlikle okuyun. İkisini de bilmeyenler çok şanslılar çünkü çok güzel bir dünya, onlar için keşfedilmeyi bekliyor. Filmi ile kitabı arasında ki farkları merak edenler için bir link bırakıyorum. Dileyen bakabilir ama okumayanlar için spoiler olur. Ayrıca konuya hakim olmadıkları için anlamsız da gelebilir.

https://ortadunya.com/forum/viewtopic.php?t=913

Kitabın uzunluğundan korkan arkadaşlar 3 ayrı kitap halinde de alabilirler. Böylelikle gözlerine büyük gelmez. Fakat korkmayın çünkü kurgusu mükemmel olduğu için kitabın içinde geziniyor olacaksınız. Keşke bin sayfa daha olsaydı da okusaydım diyeceğinizden emin olabilirsiniz.

 

 Tolkien’in yazdığı bir kitap daha vardır: ‘Silmarillion’ Bu kitapta, Orta Dünya’nın nasıl oluştuğunu, büyücülerin, ejderhaların, insan ırklarının nasıl ortaya çıktığını anlatan birçok bilgi vardır. Orta Dünya’nın kaynak kitabı diyebiliriz. Tolkien’in oğlu daha sonra yaptığı bir açıklamada; Babasının bu üç kitabı (Silmarillion, Hobbit, Yüzüklerin Efendisi Serisi) aynı seri olarak yayımlamak istediği fakat yayıneviyle bu sorunu çözemediği ve bunu başaramadığını söylemiştir. Dolayısıyla ölümünden sonra yayımlanır. Ama bizler bu üç kitabı kardeş sayabiliriz ve hiç birini okumayanlar ‘Silmarillion-Hobbit-Yüzüklerin Efendisi’ sırasıyla okuyabilirler.


  


Hobbit’e de küçük bir değinecek olursak; Bu kitap tam olarak ‘Yüzüklerin Efendisi’ kitabının hazırlığı, zemini niteliği taşımıştır. Yüzük bu kitapta ortaya çıkar. Bu kitabın da kurgusu çok güzeldir ve yine filmini izleyenler için aynı şeyler geçerlidir.

Tolkien’in ömrü, kurduğu bu dünyayı tamamlamaya yetmedi tabi ki. Ölümünden sonra oğlu babasının birçok kenar notunu ve yayımlanmayan öykülerini düzenleyip bizlere sundu. Tolkien’in ‘üç büyük öykü’ olarak nitelendirdiği ve ölümünden sonra oğlunun yayımladığı kitaplar şunlardır:

 

Bunlar haricinde yine oğlunun yayımladığı (Türkçeye çevrilen) kitaplar da şunlardır:

-Silmarillion

-Kayıp Öyküler Kitabı

-Roverandom

-Tehlikeli Diyardan Öyküler

-Bitmemiş Öyküler

Sonlara doğru gelirken; ‘Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi’ filmlerini de övmemek olmaz. Bunları izlemeyenler varsa bu karantina döneminde gayet güzel izleyebilirler. 2001 yılında çekilen Yüzüklerin Efendisi filmi, 19 yıl geçmesine rağmen bugünkü çoğu filmi gerek savaş-dövüş sahneleri gerek grafikleri olarak geride bırakır.

Son olarak, ‘Yüzüklerin Efendisi’nin bilinmeyenleri’ adlı bir video linki bırakıyorum, merak edenler bakabilir şayet ağabeyimiz çok güzel anlatmış

Tolkien'in bizlere bıraktığı eserler 'Tolkien'in Mirası' adını taşımaktadır. Hayatını; kendi dünyasını kurmaya çalışarak geçiren bir yazar. Bütün fantastik kitapların, filmlerin, oyunların babası olan bir kitap. Aynı kitabın dünyada ses getiren ve gişe rekorları kıran, 19 yıl sonra bile eşi benzeri olmayan filmleri... Yoksa siz hala Yüzüklerin Efendisi'ni okumadınız mı?


Teşekkürler Tolkien amca... Sevgili okurlar, buraya kadar sabrettiyseniz ne mutlu bana. Saygılarımı sunuyorum…

Yorumlar

  1. Film serisini izleyen biri olarak kitaplarını okumak istememiştim.Ancak yazdıklarınız merak uyandırdı açıkçası.Bu yüzden listeme kesinlikle okunması gereken bir seri olarak ekliyorum 👍😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu seriyi okumayan 'Fantastik Roman' okudum demesin. Geç bile kaldınız, hemen ekleyin. Beğenmezseniz, ben burdayım. :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KAFKAOKUR DERGİSİ GENEL İNCELEME

  Bu incelemeyi Kafkaokur'un farklı, yaklaşık 10 dergisini okuduktan sonra yazıyorum. Dolayısıyla yazdıklarım derginin sadece bu sayısı adına değil, dergi hakkında genel bir incelemedir. 2021 yılında çokça edebiyat dergisi okuma hedefimin başlangıç dergisidir Kafkaokur. Kapaklarındaki sanatçıları anlatan yazıları gerçekten özenle hazırlanmış. Hakkını yiyemem. Kimi sayısını severek okudum, kimi sayısında vakit öldürdüm. Derginin editörü bir blog yazarı ve Kafka hayranıymış. Yayın hayatına büyük bir hevesle başladıkları belli. İlk sayılarıyla güzelde bir çıkış yakaladıktan sonra belli bir kitleye hitap etmeyi başarmışlar. Şimdi de pazarlama teknikleriyle dergiyi ayakta tuttuklarını düşünüyorum: Kapaktan sanatçıyı sakın kaldırma! Bundan birazdan bahsedeceğim. Derginin ilk sayıları -kim ne derse desin- gerçekten tatmin edici. Fakat sayılar ilerledikçe iş farklı bir boyuta ulaşmış: Derginin editörleri hayâllerini gerçekleştirdikten sonra iş ticarete mi döndü, monotonluğa mı sardı yoksa ...

Ayaz (1000kitap Öyküleri)

Yokuşun aşağısında genç bir kadın göründü. Burnu ve yanakları kızarmış, saçları dağılmış, nefes nefese kalmıştı. Sanki yokuşu tırmanmıyordu da Ankara'nın keskin ayazını bedeni ile yarıp ilerliyordu. İçinde kalbinin tam ortasında kaynayarak dalga dalga tüm vücuduna yayılan bir korkuyla, nemli ve iri kara gözleri arkasında kalan dar, karanlık sokağı tarıyordu. Bir eli montunun cebindeki biber gazını sımsıkı kavramıştı. Sokağın karanlık noktalarında bir görünüp bir kaybolan ve duraktan beri onu takip ettiğini düşündüğü adam şimdi görünmüyordu. Yokuşun ortalarına doğru Ankara ayazı artık ciğerlerine öyle bir doluyordu ki bu keskin soğuk ve korkudan dolayı midesi bulanıyordu. Bacakları yorgunluktan birbirine dolanırken bir anda bir el ağzını sertçe kapattı. Yüreği kuş gibi çırpındı. Yay gibi gerilen bedeni kaçmak için debelendi. Can havli ile bağırdı ama ağzını kapatan el öyle sıkıydı ki kulaklarının acıdığını hissetti. İnternette okuduğu haber geldi aklına. Haberde tecavüze uğrayan bir...

Benim Gözümden Atsız

Hüseyin Nihal Atsız'ı kuşkusuz hepiniz duymuşsunuzdur. Onun bende yeri çok farklıdır. Bu vesileyle ilk blog yazım ''benim gözümden Atsız'' olsun istedim. Toplumumuzda yazarlara önyargılı olmak ve bilmediği hâlde yazara çamur atmak gibi bir ata sporumuz var. Bu önyargılar sayesinde Atsız'ı tanıyamayan kitap okurlarımıza, onu kendi gözümden anlatmaya çalışacağım. •Küçük bir tavsiyeyle birlikte açılışı yapalım. Kitap okurları olarak hepimiz   doğal olarak farklı farklı yazarları okuyoruz. Şüphesiz her yazar, yaşadıklarını ve çevresinden etkilendiklerini kitaplarına yansıtır. Dolayısıyla onun çektiği acıları, aşkını, mutluluğunu ya da üzüntüsünü kitaplarında bulabilirsiniz. Tavsiyeme gelirsek; Kitabını okuduğunuz yazarın kendisini de tanırsanız çok daha farklı bir bakış açısıyla kitabı okursunuz. Bunun bende ki en büyük örneği Atsız'dır. Atsız'ın kitapları beni her zaman çok etkilemiştir. Eğer onu tanımasaydım bu kadar etkilenmezdim. Şim...